13 Mart 2010 Cumartesi

Filmler, müzikler

Senaryoyu Vedat Türkali yazıyor demiştim. 1.taslağı yazarken ona asistanlık eden Müge Beceren'le "Adem'in Trenleri"nin çekim öncesinde tanışmıştık. O zamandan beri de aralıklarla da olsa birlikte çalışıyoruz. Onu asistan olarak kendisine önerince Türkali önce beni, sonra da kendisini sorguya çekti tabii. Dünyaya bakışı nasıldı, sinema anlayışı neydi, kitaplarını okumuş muydu... İki aya yakın cumartesi pazar dahil HER GÜN buluşup çalıştılar. Yazarımız 91 yaşında. Kulakları oldukça ağır işitiyor. Ama bu senaryoyu yazmak için, son iki yıldır hazırlıklarını yaptığı romanını bir kenara koyduğunu söylersem, enerjisinin ve zihninin ne durumda olduğunu izaha gerek kalmaz sanırım. Ben on gündür o bitirdikleri 1.taslak üzerinde çalışıyorum. Notlar alarak ve bu taslağı sayfa sayfa romanla karşılaştırarak. Yaklaşık 700 sayfalık romandan iki saatlik film çıkartacağız. Yani klasik ölçülere göre senaryonun aşağı yukarı 120 sayfa olması gerek. Eleme şart, ama bu eleme sırasında içeriğin seyrelmesi değil, görsel ve işitsel ögelerden aldığı güçle yoğunlaşması, bilenmesi gerek. Bunun için de her ayrıntının önemi var. Bu süreç içinde ben bir yandan da "beslenmek" zorundayım. Yani Bir Gün Tek Başına filmine esin kaynağı olabilecek her türlü görsel, işitsel malzemeyi izlemem, dinlemem, bu arada da olası mekanları gidip gezmem ve kimi zaman buraları görüntülemem şart. Bu konuda, romanı bilenlerin önerilerine açığım. Sizce seyretmem dinlemem gereken filmler, müzikler varsa bana yazın. İstanbul'da ta 1959-60'lardan el değmeden günümüze gelmiş köşecikler var mı bildiğiniz? Gibi... Bu arada tabii ki yapım tasarımıyla (filmin tüm görsel tasarımı) ilgili çalışmalara, oyuncu seçimi hazırlıklarına, yapım stratejisiyle ilgili toplantılara katılmam gerekiyor. Atıf Yılmaz Stüdyosu'nun sinema okulu bölümüyle ilgili programları, dersleri ve öğrenci projelerine kılavuzluk görevimi aksatmadan... Help!..

11 Mart 2010 Perşembe

Bir Gün Tek Başına

Vedat Türkali'nin ilk romanı "Bir Gün Tek Başına"yı sinema filmi yapıyoruz. Aslında roman, doğduğu yere, sinemaya dönüyor. 1960 yıllarda Vedat Türkali, Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce gelişen olayları konu alan bir film yapmak için uzun bir süre çalışmışlar, o günleri birebir yaşamış kişilerle derinlemesine söyleşiler yapmışlardı. Ben ya ilk okulu bitirmek üzereydim, ya da yeni orta okula girmiştim. Bu çalışmayı hatırlamıyorum. Sonradan (neden bilmiyorum) film projesi yattı. Eldeki belgeler romanın çıkış noktası oldu. Bu bilgiler yakında ayrıntılı olarak web sitemizde yayınlanacak. Ben ara sıra aklımda kalanları, daha çok da "şimdi"yi, yapacağımız çalışmaları anlatma niyetindeyim. Bu blog bir tür "açık mutfak" olacak. Şu anda Vedat Türkali'nin yeni yazdığı 1. taslak senaryoyu okumak, notlar almakla uğraşıyorum. Sanırım bir hafta sürer bu iş. Sonra oturup birlikte çalışacağız. Ben yönetmen olarak düşündüklerimi, önereceğim çözümleri ileteceğim kendisine. Sonra ikinci taslak yazılacak. Filmi sanırım gelecek yıl bu sıralar çekmeye başlarız. Vizyon tarihi 2011 sonu veya 2012 başı olacak. Yani düğmeye bastık, geriye sayım başladı.